revani tarifi

YAPILIŞI: Yumurtaları şekerle birklite beyazlaşıp köpük olana kadar çırpalım. Yoğurdu, sıvı yağı ekleyip tekrar çırpalım. Elenmiş unu, irmiği, kabartma tozunu, vanilyaları ekleyip mikserin düşük ayarı ile karıştıralım. Hamuru margarinle yağlayıp, tabanına un serptiğimiz tepsiye boşaltalım. 180 derece ısılı fırında altı üstü pembeleşene dek pişirelim. Fırından alır almaz üzerine önceden hazırlayıp soğuttuğumuz şerbeti gezdirelim. Tatlıyı sönmüş fırına sürüp 5 dk. şerbetini emmesini sağlayalım. Dilimleyip üzerine hindistan cevizi serpelim. Şerbeti için şekeri, suyu, limon suyunu 5 dk. kaynatıp ateşten alarak, iyiee soğutalım.

MALZEMELERİ

-3 yumurta
-3 çay bardağı un
-3 çay bardağı irmik
-3 çay bardağı yoğurt
-1 çay bardağı sıvı yağ
-1 çay bardağı şeker
-2 paket kabartma tozu
-2 paket vanilya
-hindistan cevizi

ŞERBETİ İÇİN

4,5 su bardağı şeker
4,5 su bardağı su
1/2 tatlı kaşığı limon suyu


kaynak: revani tarifi

insan vücudunun normal çalışabilmesi, sağlıklı ve düzenli bir yaşam için gerekli olan enerjiyi besinlerden sağlar; ancak, her insanın da aynı miktar enerjiye ihtiyacı yoktur. Demek oluyor ki, her kişinin kendisine göre günlük enerji ihtiyacı vardır. Birisi için normal ve yeterli olan enerji, diğer bir kişi için çok veya az olabilir. Şu halde, kişinin günlük enerji ihtiyacı, o kişinin boyuna, kilosuna, günlük yaşamına, iş ve çalışma hayatına göre hesaplanır.

Enerji açısından yetersiz bir beslenme, insanı yalnız zayıflamaya değil, aynı zamanda birçok komplikasyonlara ve hastalıklara götürür. Beslenme yetersizliği ani ve birden başlarsa, örneğin bir açlık grevine başlan­dığında, kısa zamanda ağır bir tablonun ortaya çıkmasına sebep olur. Diğer taraftan, beslenme yetersizliği ne kadar zararlı ise, aşırı beslenme ve enerji fazlalığı da o kadar zararlıdır. Çünkü, aşırı beslenme kişiyi şişmanlığa götürür. Ne var ki, aşırı beslenme, bilerek veya bilmeyerek, iki şekilde yer alabilir.

Birincisi, vakitli vakitsiz her şeyden fazla miktarda yemekle meydana gelebilir, ikincisi ise, bazı yemekleri diğerlerinden ‘fazla yemekle kendini gösterir, örneğin, fazla yağlı veya fazla şekerli maddeler yenerek. Her iki şekilde aşırı beslenme evvela şişmanlığa ve sonra da, daha önce de belirttiğimiz gibi çeşitli zararlara ve hastalıklara neden olur.

Şu halde, dengeli beslenme deyince, konuya geniş bir açıdan bakmak gerekir. insan vücudunu bir fabrikaya veya bir otomobile benzetmiştik. Bir fabrikanın enerji dışında diğer temel maddelere veya bir otomobilin yürüyebilmesi için nasıl yalnız benzine değil aynı zamanda yağ ve suya da ihtiyaç varsa, vücudun tüm fonksiyonlarını normal olarak yapabilmesi için de yalnız enerji yeterli değildir, daha birçok kalori vermeyen ve sözünü ettiğimiz vitaminlere ve minerallere de ayrı ayrı ihtiyaç vardır. Nitekim, dengesiz ve yetersiz beslenmenin uzun sürdüğü bölgelerde, savaşlarda veya ülkelerin ekonomik sıkıntılarında, gerek çocuklarda ve gerekse yetişkinlerde çeşitli hastalıkların meydana geldiği görülmüştür.

Daha önce de belirttiğimiz gibi enerjiyi, değişik oranlarda olmak, üzere, üç ana besin grubu (proteinler, karbonhidratlar ve yağlar) sağlar. Bu görüşe göre, bir insanın devamlı olarak günlük enerji ihtiyacını bunların birinden veya ikisinden karşılamak ve diğer grup veya gruplardan almamak teorik (nazarî) olarak mümkün görülürse de, yapılan çalışmalar ve araştırmalar bunun çok yanlış ve hatta zararlı bir uygulama olduğunu kanıtlamıştır. Örneğin, gerektiğinden fazla karbonhidrat ve özellikle şeker alınması şişmanlığa ve şeker hastalığına neden olurken, yağların fazla alınması da yine şişmanlığa, safrakesesi hastalığına ve damar sertliğine sebep olmaktadır. Şu halde, günlük gerekli kalori ihtiyacı orantılı olarak her üç ana gruptan sağlanmalıdır.

Bugün modern beslenme tekniğine göre, normal ve dengeli bir beslenme için enerji ihtiyacı, azar da olsa üç ana gruptan karşılanmalıdır. Bilginlere göre, sindirimin normal olabilmesi, organ ve sistemlerin fonksiyonlarını tam yapabilmeleri için, değişik oranlarda da olsa, her üç ana gruptan yiyecekler, beslenmede yer almalıdır. Yine bu bilginlere göre, normal bir kişinin günlük kalori ih­tiyacının % 15′ini proteinlerden, % 60′mı karbonhidratlardan ve %% 25′ini de yağlardan sağlanmalıdır.

Bununla beraber, zayıflama rejimlerinde —kuşkusuz şişmanlık derecesine göre — veya şeker, kalp, damar, karaciğer veya böbrek hastalıkları gibi özel rejimler, gerektiren hallerde bu oranlarda değişikliklerin yer almaları normal ve zorunlu kabul edilmektedir.

Yağlar ile ilgili bir noktayı açıklığa kavuşturmak gerek. Bazı insanlar sabah kahvaltılarında veya öğlen veya akşam yemeklerine başlarken (ki bu gelenek daha ziyade lüks lokantalarda yer almaktadır) tereyağı yemezler ve kendilerinin yağ yemediklerini sanırlar ve savunurlar. Oysa, bu kişiler, yağ almaktadırlar. Şöyle ki, gözle görünmeyen yağlar etlerin ve balıkların lifleri arasında mevcuttur, kuşkusuz değişik oranlarda. Ayrıca, tencerede pişirilen pilav ve çeşitli sebze ve yemekler, tavada kızartılan etler, balıklar ve patates tahminin üstünde yağ çekmişlerdir hazırlanırlarken.

Ayrıca, süt, peynir, fındık, fıstık ve ceviz gibi birçok yiyeceklerde ve içeceklerde değişik oranlarda yağ vardır.
Kalori veya enerji sağlayan gıdaların üç ana gruba ayrıldıklarını ve bu gruplara ayrümalarındaki esa­sın da, gıdalar içinde her ne kadar değişik oranlarda olmak üzere (protein, hidrokarbon ve yağ) mevcut ise de bu bileşimde en yüksek oran hangi gruptan ise, yiyecek veya içeceğin o gruba dahil edildiğini söylemiştik. Ne var ki yiyecek ve içeceklerin bu üç ana gruba ayrılması bilimsel açıdandır ve bileşimindeki orana göredir. Oysa, gerek pratik bakımdan ve gerekse halk arasında yiyecekler ve içecekler iki ana gruba ayrılmışlardır. Bunlar:

1) Hayvansal gıdalar ve
2) Bitkisel gıdalar, diye.

Bu ayırımda kriter veya ölçü ise şudur: Bir yiyecek ve içeceğin kökeni hayvansal ise, hayvansal gıdalar grubuna, bitkisel ise, bitkisel gıdalar grubuna dahil edilmişlerdir.

Diğer taraftan, bu üç ana grup yani proteinlerin, karbonhidratların ve yemeklik yağların dışında kalan, her ne kadar kalori sağlamasalar da yaşam için çok zorunlu olan diğer iki gruba gelince: Yani vitaminler ve mineraller ne olacak? Daha Önce de belirttiğimiz gibi bu çok önemli iki grupta yer alan vitamin ve mineral çeşitlerini yiyeceklerden ve içeceklerden almaktayız. Şu halde bunlar da hayvansal veya bitkisel kökenlidirler, işte bu bakımdan tüm yiyecekler ve içecekler «Hayvansal Besinler» ve «Bitkisel Besinler» diye iki gruba ayrılmaları genel olarak kabul edilmiştir. Birçok yayınlarda ve kitaplarda bu ikili sınıflama kullanılmaktadır.

Hayvansal Gıdalarla Bitkisel Gıdalar Arasında Ne Fark Vardır?

Genel olarak, hayvansal kökenli gıdaların sindirimi nispeten daha kolaydır. Bununla beraber, bitkisel yiyecekler de yaşam için zorunludur. Bitkisel yiyeceklerin arasında sindirimi kolay olmayan ve selüloz denilen lifli ve posa bırakan madde vardır. Ancak, buna da ihtiyaç vardır. Bunlar sindirim borusu ve özellikle kalın bağırsakların hareketleri için zorunludur. Bunların azlığı veya yokluğu kabızlıka neden olur. Bu itibarla, günlük yiyecekler arasında bir miktar posa bırakanların da bu­lunması yararlı ve çok önemlidir. Posa bırakanlar arasında bazı meyveleri, sebzeleri, marul, salatalık ve hıyar gibi yiyecekleri sayabiliriz.

kaynak: dengeli beslenme nedir

akraba evliliğinin zararları

Ülkemizde her gün binlerce kişi evleniyor. Akraba evliliklerinin bu evliliklerden farkı nedir?
Aynı soydan gelen kişilerin yaptığı evliliğe AKRABA EVLİLİĞİ denir. Akrabalık; anne soyundan gelebileceği gibi baba soyundan da gelebilir. Her ikisi de aynı derecede önemlidir.
Akraba evliliği genel olarak iki derecede incelenir:

Anne veya babalarından biri kardeş olan bir çiftin yaptığı evliliklere 1.DERECE AKRABA EVLİLİĞİ (Kuzen Evlilikleri) denir.
Büyükanne veya büyükbabalarından biri kardeş olan çiftlerin yaptığı evliliklere ise 2.DERECE AKRABA EVLİLİĞİ (Torun Evlilikleri) denir.

Akraba evliliklerinin çocuklardaki etkisi nasıl oluşur?
Her çocuk anne ve babanın özelliklerini taşır. Anne babanın özellikleri kromozomlar üzerindeki genlerle çocuklara taşınır. Bu genler bir çifttir. Aynı soydan gelen kişilerin gen özellikleri benzerdir.

Her ikisi de bir bozuk gen taşıyan anne babadan doğan çocuklar sağlam geni alırsa SAĞLIKLI olur.
Anne veya babadan bir sağlam bir hastalıklı gen alırsa TAŞIYICI olur. Kendileri hasta olmasa bile hastalığı bir sonraki nesile taşırlar. Evlendiğinde hastalıklı çocuk sahibi olma ihtimali vardır.
Anne ve babanın her ikisinden de hastalıklı gen alan çocuk HASTA olur.
Akraba dışı evliliklerde hasta çocuk sahibi olma ihtimali düşüktür!

Akraba Evliliklerinde En Sık Rastlanan Hastalıklar
Kan Hastalıkları
Göz, kulak, kalp ve şeker hastalıkları,
Zeka geriliği, fenilketonüri
Vücut yapısındaki bozuklukları sayabiliriz.
Bunların yanında hastalıklı çocukların topluma ve ailesine getirdiği yük ve sorunlar da çok önemlidir. Hasta çocuğun yaşam kalitesi çok düşük olacak, ilaçlara ve çevresine bağımlı olarak yaşayacak belki de toplumdan itilecektir. Hasta çocuğa sahip olan anne baba hem maddi, hem manevi yük altında kalarak yıpranacaklardır. Mümkün olduğunca akraba evliliğinden kaçınarak çocuğumuzun sağlığıyla kumar oynamayalım.

kaynak: akraba evliliğinin zararları -

iç salgı bezleri

İÇ SALGI BEZLERİ (Endokrin bezler). Kanalsız olup, salgılarını doğrudan kan dolaşımına akıtan bezlerdir. Salgılarını, kanallar aracılığıyla dolaşıma veren bez­lere ise, ekzokrin bezler adı verilir. İç salgı bezlerinin salgıları hormon adını alır ve büyüme, cinsel gelişme ve çalış­ma, metabolizma, zekâ ve duygusal ge­lişimin kontrolunda başlıca rolü oynar. Hormonlararası denge, yaşam için gerek­lidir. Başlıca iç salgı bezleri; hipofiz (ön ve arka bölümleri), tiroid, parati-roid, böbreküstü (adrenal, korteks ve medulla bölümleri), böbrekler, testis, överler (yumurtalıklar), plasenta (son), pankreas, mide, duodenum, incebarsak-tır. (Bu organların bazılarının, hormon salgılamak dışında, diğer önemli fonksi­yonları vardır). Boyundaki timus bezi, son yıllara kadar görevi tanınmayan bir organdı. Yeni çalışmaların ışığında, bu- nun lenfosit yapımıyla ilgili olduğu ve lenfosit oluşmasını kontrol eden bir hor­monu salgıladığı ortaya çıkmıştır. Be­yindeki pineal bez, “üçüncü göz” adını almıştır. Descartes, bunun, ruhun bu­lunduğu organ olduğunu sanmıştır. Gü­nümüzde, hiç değilse sıçanlarda, mela-tonin adı verilen bir hormon salgılaya­rak, cinsel gelişimi kontrol ettiği iddia edilmektedir. Çeşitli bezlerin, daha ay­rıntılı anlatımı için, başlıkları altına ba­kınız.

kaynak: iç salgı bezleri

Balıksız diyet olmaz

Vücudun ihtiyaç duyduğu bütün besin maddelerine sahip olan balık etinin, zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez besini olduğu bildirildi.

Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Dekan Yardımcısı Avlama ve İşleme Tekniği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Mehmet Çelik, balığın her yaşta insanın her mevsimde rahatlıkla tüketebileceği bir diyet besini olduğunu belirterek, yetişkin bir kişinin günde 100 gram balık tüketmesi durumunda vücudunun ihtiyaç duyduğu bütün besin maddelerini karşılayacağını söyledi.

Balık etinde proteinler, yağlar, mineral maddeler ve vitaminler bulunduğunu hatırlatan Çelik, "Balık, bitki ve diğer hayvansal gıdalarda bulunmayan amino asitler ve yağ asitleri yönünden de çok zengin bir besindir. Ayrıca balıkta kemik gelişimi için mutlaka alınması gereken mineral maddelerden kalsiyum, magnezyum ve fosfor yönünden olduğu gibi bu gelişime katkıda bulunan D vitamini ve A vitamini yönünden de oldukça zengin bir besin kaynağıdır" dedi. Balık etinin birçok hastalığa da iyi geldiğini vurgulayan Çelik, şunları söyledi:

"Balık eti, kırmızı ete oranla daha az yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içerir. EPA ve DHA adı verilen bu özel asitler, et, süt, peynir gibi diğer hayvansal besinlerde yoktur. Bu yağ asitleri kan pıhtı oluşumunu engelleyerek, atardamarın tıkanmasını önler, böylece kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürür.

Bu nedenle şeker hastalarının, kalp hastalığı ve felç riskinden daha çok etkilendikleri için diğer insanlara göre daha fazla balık yemeleri gerekir. Balık, diğer hayvanlara göre genel olarak daha az yağlı olduğu için, kilonun sağlıklı düzeyde tutulabilmesine yardımcı olur. Balık eti bu özelliğinden dolayı zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez besinidir."

Çelik, her gün 100 gram balık tüketilmese de bazı toplumların yaptığı gibi geleneksel olarak haftada bir balık günleri düzenlemenin az da olsa sağlık için çok önem taşıyacağını sözlerine ekledi.

Rejim yaparken süt için

Özellikle kadınlarda genç yaşlarda zayıflama amacıyla yapılan sağlıksız diyetler, ilerleyen yaşlarda başta osteoporoz olmak üzere bir çok hastalığa neden olabiliyor. Sağlıklı bir zayıflama programının yeterli miktarda süt ve süt ürünü içermesi gerekiyor. Diyetisyen Aysen Arıcan, güçlü bir kemik yapısı için gereken kalsiyumun en iyi kaynağının süt ve süt ürünleri olduğunu belirterek, zayıflama programlarında yağı alınmış veya yağ oranı azaltılmış sütlerin içilebileceğine dikkat çekiyor. Yağ oranı azaltılmış veya yağı alınmış sütlerin kalsiyum miktarı azalmadığı için, sağlıklı diyetlerin önemli bir unsurunu oluşturuyor.

Genç yaşlarda zayıflamak için uygulanan sağlıksız diyetler, yaşlılıkta özellikle kadınlar açısından osteoporoz, bir başka deyişle kemik erimesi hastalığı riskini artırıyor. Bu nedenle tek tür besin tüketimine dayanan, yeteri kadar süt ve süt ürünleri içermeyen diyetlerin uygulanmaması gerekiyor. Süt ve süt ürünleri, bedenin ihtiyaç duyduğu kalsiyumu vücuda kazandırıyor.

Sütün biyoyararlılığı en yüksek kalsiyum kaynağı olduğunu belirten Diyetisyen Aysen Arıcan, özellikle diyet uygulanırken süt tüketiminin ihmal edilmemesi gerektiğini kaydetti. Yağ oranı azaltılmış veya yağı alınmış sütlerde kalsiyum miktarının azalmadığını, diyet sırasında rahatlıkla bu sütlerin tüketilebileceğini sözlerine ekleyen Arıcan, şöyle konuştu:

“Kalsiyum için en iyi kaynak süt ve süt ürünleridir. 1 su bardağı sütte ortalama 240 mg kalsiyum bulunuyor. Günlük tüketilecek 2 bardak süt 480 mg kalsiyum sağlıyor. Diğer kalsiyum kaynağı olan süt ürünlerinin de tüketimiyle günlük gereksinim böylece tamamlanabiliyor. İnce bağırsaklardan kalsiyumun toplam yüzde 20-40’ı emilebiliyor. Yapılan bazı çalışmalar, sütün yüksek oranda emildiğini ortaya koyuyor. Zayıflama programı uygularken yağ oranı azaltılmış veya yağı alınmış süt içilebilir, böylece yeteri kadar kalsiyum alımı sağlanabilir. Yağ oranı azaltılmış veya yağı alınmış sütlerde kalsiyum miktarı azalmıyor. Böylelikle, kemiklerden kalsiyum çekilmesi önlenebiliyor.”

Günlük minimum 600 mg Kalsiyum almak Obeziteyi Önlüyor!
Yeni yapılan bir araştırmada günlük 600 mg ın altında kalsiyum alan bireylerin Beden Kitle İndekslerinin daha yüksek olduğu, obezitenin neden olduğu hastalıkların görülme sıklığının arttığı tespit edilmiştir. Diyette tüketilen süt ve ürünlerinin, enerjisi planlanarak ve yağ oranı azaltılarak tüketilen 3 bardak süt tüketiminin kilo kontrolünü sağlamada etkin olduğu belirtilmiştir.

Sağlıklı Zayıflamak İçin diğer altın kurallar

• Besinleri İyi Tanıyın. İyi bir etiket okuyucusu olun, tükettiğiniz besinlerin ambalajının üzerindeki kalori, besin değeri tablosunu inceleyin.
• Çeşitlilik ve Denge Yaratın.
• Ölçülü Olun
• Yediklerinizi Kaydedin. Gün sonunda kayıtlarınızı değerlendirin, farkına varmadan yediğiniz küçük atıştırmalıkların ne kadar fazla kalori içerdiğini gözleyin ve bunları zamanla azaltın.
• Fiziksel Aktivitenizi Arttırın. Fiziksel aktivite kalori harcatması bir yana gençlikte kemik kütlesini artırır, yaşlılıkta ise kemik kaybını önler. Her yaş döneminde haftada en az 3- 4 kez 45- 60 dakika yürüyüş gereklidir.

• Aç kalmayın. Açlık metabolizmanın yavaşlamasına ve vücutta su oranının azalmasıyla, yağ oranının artmasına neden olur.
• Günde 2-3 lt su için. İnsan vücudunun %60-70 i sudur. Kilo vermek ve metabolizmanın hızlanması için su içmek çok önemlidir.
• Süt-Yoğurt tüketimini ihmal etmeyin. Yapılan araştırmalar diyetle yeterli kalsiyum alındığında yağ yakımının arttığını ve yağlanmanın engellendiğini ortaya koyuyor hem kemik ve eklem sağlığınız hem de kilo kontrolünüz için yağı alınmış süt ve ürünlerini diyetinizden eksik etmeyin.

İşte kilo vermek için 16 şart

Siz siz olun metabolizmanızın hızını düşürmeyin. Eğer metabolizma hızınız 2 bin ise yemeyi kısarak onu 1500'e düşürebilirsiniz. Bu noktadan sonra metabolizmayı hızlandırmak sanıldığı gibi kolay değil.

Metabolizmayı öğün sayısını artırarak hızlandırın. Kuru kayısı, erik, dut, üzüm ve vişne bağırsakları çalıştırır. Meyveleri ara öğünde ve kabuğuyla tüketin. Karpuzu bile kabuğuna yakın kısmıyla yemeye çalışın.

Meyve sınırsız yenebilir mi?
Meyvenin kalorisiz olduğu düşünülerek sınırsız tüketilebileceği sanılıyor ama kalorisiz değil. Günde en azından iki porsiyon tüketilmesini istiyoruz. Normal büyüklükteki bir elma, bir muz iki porsiyon meyvedir. İki-üç bardak portakal suyu içmek diyet yaptığınız anlamına gelmez. Suyu yerine meyvenin kendisini yiyin.

Meyvelerden bizim için olmazsa olmaz hangileri?
Meyve adından çok miktar önemli. Hemen hemen hepsinde posa vardır. Özel durumlarda potasyum açısından zengin olanlar (muz) alınabilir. Karpuz çok yenir, çok kalorisi olmasa da çok aşırıya kaçılmamalı. Kuru meyveler çok önemli. Örneğin kuru kayısıyı her zaman her yerde yemek mümkün.

Neden kuru kayısı?
Bağırsak hareketlerini düzenliyor. Ama kayısı olmazsa kuru erik, kuru üzüm, vişne veya dut da yenebilir.

Meyveler ne zaman yenmeli?
Aslında A vitamini içeren gruplar için yemekle arayı çok açmamak gerekebilir. Çünkü vitaminin vücutta emilimi düşüyor. Meyve istendiği zaman yenebilir, ara öğün olarak iyidir. Kesinlikle kabuğuyla yenmeli. Karpuzu bile kabuğuna yakın kısmıyla yiyin Portakalın beyazı bile soyulmamalı.

Unutma!

• Kilo vermek için öğün atlama.
• Kilo vermek için hareket et.
• Metabolizmanı canlı tut.
• Su, doğal detokstur.
• Doğal vitamin, mineral ve antioksidanlardan vazgeçme.

Mutlaka yap!

• Günde en az beş öğün tüket.
• Her gün 10 bardak su iç.
• Haftada üç gün yürüyüş yap.
• Kalsiyum ve posa tüket.

Bir dene!

• Bir şey içmek istersen asitli içecek yerine acı soslu domates suyunun tadını dene.
• Salatayı yağ yerine yoğurtla lezzetlendirmeyi dene.
• Sevdiğin sebzeleri baharat ve az yağ ile fırın torbasında pişir.
• Canın tatlı istediğinde iki-üç tane doğal kayısıyı dene.

Uzak dur!

• Yağı tamamen kesme ama aşırı yağlı yiyeceklerden de uzak dur
• Tek çeşit yiyecekle diyet yapma, zarar görürsün.
• Çok az yemek yemeye çalışma, aç kalmak zayıflamak değildir.

Ekmek değişim listesi

(Bu grupta yer alan besinlerin karşısında yazan miktarlar 1 dilim ekmeğe eşittir)
Kuru baklagiller (kuru fasulye, nohut, mercimek, barbunya): 4 yemek kaşığı Mercimek çorba: 1 kâse.
Un çorbası: 1 kâse.
Şehriye çorbası: 1 kâse.
Pirinç çorbası: 1 kâse.
Domates çorbası: 1 kâse.
Tarhana çorbası: 1 kâse.
Pirinç pilavı: 2 yemek kaşığı.
Bulgur pilavı: 2 yemek kaşığı.
Kuskus: 2 yemek kaşığı.
Makarna: 2 yemek kaşığı.
Yufka: 1/4 adet.
Patates (haşlama): 1 küçük boy.
Grissini: 2 adet.
Galeta: 1 adet.
Etimek: 2 adet.
Beyaz leblebi: 1 çay bardağı.
Sarı leblebi: 1 çay bardağı.

Kalori yakmanın 100 yolu

Kahvaltı
Kahvaltıda sütünüzü şeker yerine taze meyvelerle tatlandırın.

1. Yağlı süt yerine yağsız veya yarım yağlı süt için.
2. Kahvaltılık gevrek veya meyve suyunuz için kullandığınız tabağı veya bardağı küçültün.
3. Sütünüzü şeker yerine taze meyveyle tatlandırın.
4. Enerjisiz tatlandırıcılarla yapılmış light yoğurdu tercih edin.
5. Ekmeğinizi tamamen tüketmek yerine birisiyle paylaşın veya ertesi sabah kahvaltısı için ayırın.
6. Yumurtanızı pişirirken margarin veya sıvı yağ kullanmak yerine yağsız tavada veya domates ilavesiyle ile pişirin.
7. Omletinizi peynir veya sucuk yerine soğan, mantar, ıspanak ve biber ile lezzetlendirin.
8. Omletinizi yaparken iki yumurta kullanmak yerine, yumurtalarınızdan birinin tamamını kullanın, diğerinin ise sadece beyazını ekleyerek aldığınız kaloriyi azaltın.
9. Şeker içeren reçeller yerine meyvenin kendi tadıyla yapılmış doğal reçelleri kullanın.
10. Normal sosis, salam ve sucuk yerine yağsız etle yapılmış olanları seçin.
11. Ekmeğinize sürdüğünüz veya sandviç/tost yaptığınız normal peynirler yerine yağsız olanları tercih edin.
12. Çayınızı, kahvenizi veya kahvaltılık gevreğinizi tatlandırmak için normal şeker yerine enerjisiz doğal tatlandırıcıları kullanın.
13. Sandviç veya tost yaparken beyaz ekmek yerine tahıllı ekmek kullanın.

Öğle ve akşam yemeği
Tavuk ve balığı pişirirken haşlama, fırında pişirme ve ızgara yöntemlerini kullanın.

1. Makarnanızı kıymalı sos yerine biber, kabak, soğan ve mantar gibi sebzelerle hazırladığınız sosla lezzetlendirin.
2. Ton balıklı veya tavuklu salatanızı limon, sirke, az zeytinyağı ilavesiyle tatlandırın veya mayonez kullanacaksanız light olanları tercih edin.
3. Ton balığının yağda olanları yerine suda olanlarını kullanın.
4. Sandviçinize koyduğunuz peynir veya ızgara etinizi azaltın ve yerine taze sebze ekleyin.
5. Sandviçinize koyduğunuz peyniri zaman zaman tamamen kaldırıp sandviçinizi taze marul, domates, soğan gibi sebzelerle hazırlayın.
6. Etlerinizi yağsız pişirin.
7. Et, tavuk ve balığın yağsız olanlarını tercih edin.
8. Pizza yaparken kullandığınız peyniri yarıya indirin.
9. Sandviç hazırlarken ekmeğe yağ veya peynir sürmeden hazırlayın veya light olanları seçin.
10. Normal margarin yerine light olanları tercih edin.
11. Dışarıda yediğiniz yemeklerde başlangıç olarak yediğiniz besinlerde porsiyon kontrolünü sağlayın ve düşük kalorili olanları seçin.
12. Yemek tariflerinde normal krema yerine yağsız olanları kullanın.
13. Yemeklerinizle beraber tükettiğiniz ekmeğin porsiyonlarını küçültün.
14. Yemekleri, çorbaları veya sosları servis ederken üzerinde biriken yağ tabakasını alıp servis yapın.
15. Sofrada tabağınızı tamamen bitirmeyin.
16. Salatalarınızı krutonsuz tüketin.
17. Salatalarınızı normal soslar yerine düşük kalorili soslarla lezzetlendirin.
18. Tavuk ve balığı pişirirken haşlama, fırında pişirme ve ızgara yöntemlerini kullanın.
19. Tavuğun derisini tüketmeyin.
20. Tükettiğiniz et porsiyonlarını azaltın.
21. Salatalarınızda düşük yağlı lor peyniri tercih edin.
22. Makarna ve pilav tüketirken porsiyon miktarınızı azaltın (özellikle yarım porsiyona indirmeyi deneyin).
23. Ana yemeklerin yanında yağlı ve kalorisi yüksek garnitürler yerine ızgara mantar tercih edebilirsiniz.
24. Yemek yaparken bir yemek kaşığı sıvıyağ kullanın.
25. Aperatiflerinize peynir ve ızgara sebzeler eşlik etsin.
26. Çok yağlı pişen sebze yemekleri yerine mevsimine uygun çiğ sebze ve meyve tercih edin.
27. Yemekleri hazırlarken, yağ kullanmak yerine yanmaz tava ve tencerelerde yağ koymadan pişirmeyi deneyin.
28. Peynirli, yoğurtlu, etli yemekler hazırlarken yemeğe girecek olan yağı azaltın veya hiç kullanmayın.
29. Yavaş yemek daha fazla yemenizi engeller.
Tatlılar
Hazırladığınız tatlılarda yağlı soslar yerine elmalı soslar tercih edin.

1. Tatlı ihtiyacınızı karşılamak için tam bir porsiyon yerine tatlının tadına bakarak veya yarım porsiyon tüketerek daha dikkatli olabilirsiniz.
2. Sofra şekeri yerine tatlandırıcı ile yapılmış hafif ve sütlü tatlıları veya meyveli tatlıları tercih edin.
3. Tatlandırıcı kullanarak evinizde kendinize light komposto yapın.
4. Külahlı dondurma yerine tekli dondurma kaplarında dondurma yemeyi tercih edin.
5. Kremalı dondurmalar yerine buzlu dondurmaları tercih edinin.
6. Kremalı pastalar yerine diyet dondurma veya meyve tercih edin.
7. Kek veya turta yerken yarım porsiyonunu iptal edin.
8. Evinizde acil durumlarda diyet dondurma ve meyve bulundurun.
9. Puding veya vanilyalı soslar yerine mevsimine uygun taze meyveleri tercih edebilirsiniz.
10. Cevizli, bademli tatlılar ve kremalı turtalar yerine elma, şeftali ve çilek tercih edebilirsiniz.
11. Kek, brownie veya diğer tatlılar hazırlanırken yağ miktarını minimuma indirin.
12. Tatlı yiyeceğiniz zaman mutlaka porsiyonunuzu başkası ile paylaşın.
13. Standart yağlı kekler yerine daha az yağlı light kekleri tercih edin ve mutlaka bütün kek ve türevi besinlerin yağ miktarına dikkat edin.
14. Hazırladığınız tatlılar da yağlı soslar yerine elmalı soslar tercih edin.
15. Çikolatalarınızı bitter tercih edin ve mümkün oldukça az tüketin.

İçecekler
Kahvenize yağsız süt veya şekersiz kahve aroması

1. Diyet veya meyvesiz sodaları tercih edin.
2. Sıcak çikolata veya kahvaltıda tatlı besinler hazırlarken yağsız süt ve tatlandırıcı kullanın.
3. Yemek, kahve veya içecekler servis edilirken yanında sunulan minik kurabiyelere dikkat edin.
4. Sıvı ihtiyacınızı, su, light buzlu çay ve evde makine ile yapacağınız sade soda ile hazırlanan meyveli sodalarla gidebilirsiniz.
5. İçeceklerinizi tüketirken orta büyüklükte veya büyük bardak yerine küçük boy bardak tercih ediniz.
6. Yağsız veya yüzde
50 yağlı sütler tercih edin.
7. Gün içinde yeterli miktarda meyve ve kendinizin hazırladığı meyveli soda ve sade içecekleri tercih edin.
8. Alkol tüketiyorsanız light bira veya şarap tercih edin.
9. Kafein miktarı yüksek olan diyet ürünlerden kaçının (gazlı içecekler gibi).
10. Şeker ilavesiz konsantreleri tercih edin.
11. Alkollü karışık meyve kokteylleri yerine alkolsüz kokteylleri tercih edin.
12. Kahvenize yağsız süt veya şekersiz kahve aroması ekleyerek daha hafif lezzetler yaratabilirsiniz.

Atıştırmalar
Seçtiğiniz meyveler tenis topu büyüklüğünü geçmemeli.

1. Tatlı yerine meyva salatası tüketebilirsiniz.
2. Yağsız yoğurdu soğutup taze meyve ile tatlandırabilirsiniz.
3. Büyük kutularda satılan meyveli yoğurtlar yerine küçük kutularda satılan light meyveli yoğurtları tercih edebilirsiniz.
4. Krakerlerinizi paketinden yemek yerine küçük kaplarda tüketerek porsiyon kontrolü yapabilirsiniz.
5. Çiğ sebzeleri mayonezli soslar yerine baharatlandırılmış taze domates soslarıyla yiyebilirsiniz.
6. Kızarmış cipsler yerine fırında pişirilmiş olanları seçebilirsiniz.
7. Şurup veya şekerli suda beklemiş meyve konsantreleri yerine kendi suyunda bekleyenleri, şeker ilavesizleri seçebilirsiniz.
8. Elma, armut veya portakal gibi bütün meyvelerin bir tenis topu büyüklüğünde olanlarını tercih edebilirsiniz.
9. Kurabiye yerine küpler halinde doğranmış meyveleri tercih etmelisiniz.
10. Meyve ve salata soslarında seçici olun. Yağı azaltılmış, kalorisi kısıtlı tatlı veya ekşi sosları tercih edin ya da ev yapımı olanları kullanın.
11. Yarım kase kuru meyve yemektense yarım kap taze meyve tüketmeye çalışın.
12. Çoklu paketlerde satılan barları tek porsiyonla sınırlayın, kendinizi durduramıyorsanız bir arkadaşınızla paylaşmayı deneyin.
13. Küçük bir avuç dolusu beyaz leblebi tüketin.
14. Çikolata krizlerini light olanlarla ve porsiyonları kontrol ederek geçiştirin.
15. Çikolata yemek yerine yağsız ve şeker ilavesiz pudingleri tercih edin.

Dışarıda yemek yerken
Masaya oturur oturmaz garsondan ekmek tabağını kaldırmasını isteyin.

1. Yağsız, tuzsuz patlamış mısırı paketleyip yanınızda taşıyın.
2. Masaya oturur oturmaz garsondan ekmek tabağını kaldırmasını isteyin.
3. İlk yemek olarak çorbayı seçin.
4. Kremalı çorbalar yerine hafif sebze içerikli çorbalar tercih edin.
5. Büyük porsiyonları tercih etmeyin, mönüleri asla bir boy büyük alternatifleri ile değiştirmeyin.
6. Mayonezli soslar yerine sirkeli soslar tercih edin.
7. Salatanıza kruton ekletmeyin.
8. Karışık pizzalar yerine domatesli veya sebzeli pizzaları seçin.
9. Garnitür olarak patates kızartması, pilav ve makarna yerine haşlanmış veya ızgara sebzeler tercih edin.
10. Başlangıç yemeklerinden birini ana yemek olarak sipariş edin, yanına çorba, salata veya sebze yemeği alın.
11. Siparişinizin yanında sunulan cips veya patates kızartması gibi opsiyonlara hayır deyin.
12. Sipariş ettiğiniz yemeğin yarısını yiyin ya da paylaşın.
13. Balığınızı ağır soslar yerine limonla tüketin.
14. Fast food yiyecekseniz yanında salata sipariş edin.
15. Kızarmış veya una bulanmış hamburger köfteleri yerine ızgarada pişirilmiş olanları tercih edin